in

ÇalışkanÇalışkan

Annelerden Bebeklere Fekal Transferi

Sezaryen Doğum Sonrasında Annelerden Bebeklere Fekal Transferi: Araştırma Sonuçları

Giriş

Anne sütü ile karıştırılıp sezaryenle dünyaya gelen bebeklere verilen anne fekal örneğinin (kakasının) küçük dozları, bu bebeklerin bağırsak mikrobiyotalarını vajinal yolla doğan bebeklerinkine benzer hale getirir.

Sezaryenle ve vajinal yolla doğan bebeklerin bağırsak mikroplarının bileşimi farklılık göstermektedir ve bunun da uzun dönemde bazı sağlık sonuçlarının olduğu bilinmektedir. Sezaryen doğum sonrasında bebeklerin karnındaki yararlı bakterileri zenginleştirmek için araştırmacılar anneden bebeğe mikrobiyal transplantasyon işlemini gerçekleştirdiler.

Klinik araştırmada, sezaryenle doğan yedi bebek annelerinin fekal örneklerinin küçük miktarlarıyla beslendiler. Araştırmacılar, bu bebeklerin bağırsaklarının vajinal yolla doğan bebeklerde normalde var olan bakteri çeşitleri ile kolonize olduğunu buldular. Bu prosedür bebeklerde hiçbir bir hastalığa yol açmazken, bebeklere yararlı olup olmadığı ile ilgili herhangi bir veriye de ulaşılamamıştır.

Annelerden Bebeklere Fekal Transferi
Görsel

Ayrıca, uzmanlar annelerin böyle bir şeye kendilerinin girişmesiyle büyük sorunların ortaya çıkabileceği konusunda özellikle anneleri uyarıyor.

Araştırmaya katılmayan Danimarka Teknik Üniversitesi’nden bağırsak mikrop araştırmacısı Tine Rask Licht, bu araştırmanın alana çok iyi dengelenmiş, önemli ve klinik olarak uygun bir katkı sağladığını ve gerçekten güzel, net sonuçlara sahip olduğunu, bu çalışmadaki araştırmacıların ellerinde çok güzel verileri olduğunu söylüyor. Ayrıca, bu verilerde sezaryenle doğan bebeklere fekal transfer ile vajinal olarak doğan çocuklara çok daha benzer bir mikrobiyal gelişim modeli elde ettiklerini gösterdiklerini de ekliyor.

Rahimden çıkıp annenin doğum kanalından geçen bir bebek, bu esnada annesinin mikroplarıyla karşılaşır. Bu, sezaryenle doğan bir bebeğin tecrübe etmediği bir deneyimdir. Neticede, doğum şekillerine bağlı olarak yeni doğan bebeklerin bağırsaklarında kolonize olan bakterilerde farklılıklar gözlemlenir.

Epidemiyolojik kanıtlar, bazılarının dediği gibi, bu bakteriyel vaftizin* yaşanmamasının yaşamın ileriki zamanlarında sonuçları da olabileceğini belirtmektedir. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, sezaryenle doğan çocukların inflamatuar bağırsak hastalığı, çölyak hastalığı ve romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıklarını geliştirme olasılıklarının çok daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Sezaryen doğumlarının gün geçtikçe daha da yaygınlaşması, bu potansiyel hastalık olasılıkları ile ilgili endişeyi oldukça artırmaktadır.

Çok sayıda araştırma, bu nedenle, sezaryenle doğan bebeklere annelerinin vajinalarından alınan mikropların sürülmesinin uzun vadede güvenliğini ve faydalarını araştırmaya devam etmektedir. Ancak, Helsinki Üniversitesi’nden mikrobiyolog ve immünolog ve aynı zamanda Wageningen Üniversitesi‘nde araştırmayı yöneten Willem de Vos, sürüntülenen bu bebeklerin bağırsak mikrobiyomlarının vajinal olarak doğan bebeklerinkilerle eşleştiğine dair çok sayıda yayınlanmış veri bulunmadığını söylüyor. Dahası, bebek bağırsağında bulduğunuz bu bakterilerin vajinada olmadığını ve büyük bir olasılıkla kaynağın vajina olmadığını vurguluyor. Vajinal doğum “dağınık bir iş” olduğu için, doğum anında fekal-oral transfer olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu da söylüyor.

Aslında, çoğu anekdot hesaplarına göre, bebekleri vajinal yolla doğuran kadınların çoğunun doğum sırasında dışkıladıkları öne sürülüyor. Araştırma ekibinde yer almayan Göteborg Üniversitesi’nden kadın doğum uzmanı Bo Jacobsson, dışkının her zaman doğum sürecinin bir parçası olduğunu ve bu nedenle, ilk izlenimde bu prosedür çirkin görünse de bilimsel bir bakış açısından araştırmacıların doğru şeyi yaptığını düşündüğünü söylüyor.

Licht, bir annenin fekal mikroplarının vajinadakilerden farklı olarak, bebeğin bağırsağında yerleşmeye ve kolonileşmeye eğilimli olduklarını, çünkü bunların bağırsaktan geldiğini açıklıyor. Öyleyse de Vos ve çalışmadaki diğer araştırmacıların yaptığı şeyin “mantıklı” olduğunu söylüyor.

Görsel

Araştırma ekibi, sezaryenle doğum yapması gereken 17 anneyi çalışmaya dahil etti ve onlardan doğumdan yaklaşık üç hafta önce fekal örnek ve kan örnekleri aldı. Bu ön çalışma, araştırma ekibine örnekleri hazırlamak ve bunları HIV, hepatit, Helicobacter pylori, Clostridium difficile, ilaca dirençli bakteriler, norovirüs, grup B streptokok dahil olmak üzere bulaşıcı patojenlere karşı taramak için zaman kazandırdı. Bu taramaların sonucunda, bu prosedüre 17 anne arasından yalnızca yedisiyle devam edildi.

Yeni doğan her bebeğe, küçük miktarda canlı fekal bakterileri (birkaç milyon hücre) ilk beslendikleri sütlerine eklenerek bir şişe aracılığıyla verildi. Sağlıkları, doğum servisinde iki gün izlendi ve dört hafta ve üç aylık ziyaretleri ile takip edildi. Çalışmadaki hiçbir bebekte herhangi bir olumsuz sağlık etkisi gözlemlenmedi.

Bebeklerden sırasıyla iki gün sonra, ardından dört hafta boyunca her hafta ve sonrasında 12 haftada tekrar fekal örnekleri alındı. Bu örneklerin dışında 29 vajinal olarak doğan ve 18 sezaryenle doğan tedavi edilmemiş bebekten alınan kontrol örneklerinin analizi, tedavi gören ve vajinal olarak doğan bebeklerin bağırsak mikrobiyotaları ilk günlerde farklılık gösterirken, bir hafta sonra anlamlı bir şekilde birbirlerine çok benzer haldeydiler. Üstelik her ikisinin de mikrobiyota bileşenleri tedavi edilmemiş sezaryen bebeklerinkinden farklıydı. Araştırma ekibi, vajinal sürüntülü sezaryen bebeklerin mikrobiyotası ile ilgili daha önce yayınlanmış verileri kullanarak, bu bebeklerin mikrobiyotalarının vajinal olarak doğan veya fekal örnek ile beslenen bebeklerinkinden de farklı olduğunu gösterdi.

Tedavi edilmemiş sezaryen bebekleri ve vajinal olarak doğan veya fekal örnek ile beslenen bebekler arasında farklılıklar gözlemlendi. Kontrol bebeklerinin daha düşük miktarda Kommensal Bacteroides ve Bifidobacteria türlerine sahip olması, bunun yanı sıra önceki bulgularla uyumlu olarak daha fazla patojenik taksona sahip olması ana farklılıklardan biriydi.

Araştırmada yer almayan Jacobsson, bu çalışmanın, uygulanan bu prosedür için bir kavram kanıtı sağlarken, güvenliğini teyit etmek ve herhangi bir yararının olup olmadığını belirlemek için daha büyük ve daha uzun vadeli çalışmaların gerekli olabileceğini söylüyor. Tüm bu bilinmeyenler nedeniyle hem Jacobsson hem de Vos, bu prosedürü sezaryen doğum yapan annelerin kendi başlarına denememeleri konusunda uyarıyor.

Jacobsson, insanların bunu okuyup kendi başlarına yapmaya kalkmalarının büyük bir risk taşıdığını ve bunu evde kendi kendilerine yaparken bebeklerini tehlikeye atabileceklerini söylüyor.

*Bakteriyel Vaftiz (Vajinal tohumlama): Bir annenin vajinasından alınan sıvının sezaryenle doğan yeni doğmuş bir bebeğin burnuna, ağzına ve derisine sürülmesi işlemidir. Bir nevi faydalı mikrop geçiş sürecini taklit etme girişimidir.

İleri Okuma: K. Korpela et al., “Maternal fecal microbiota transplantation in cesarean-born infants rapidly restores normal gut microbial development: a proof-of-concept study,” Cell, doi:10.1016/j.cell.2020.08.047, 2020.

Kaynak: https://www.the-scientist.com/news-opinion/fecal-transfer-from-moms-to-babies-after-c-section-trial-results-68012

Görsel Kaynak: https://www.the-scientist.com/news-opinion/fecal-transfer-from-moms-to-babies-after-c-section-trial-results-68012

Editör: Meryem GÖKOĞLU

Ne düşünüyorsunuz?

7 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir