in

ŞaşkınŞaşkın

Soğuğa Bağlı Terleme Sendromu

Soğuğa Bağlı Terleme Sendromu: Tanım, Sıklık, Nedenler, Kalıtım Modeli ve Hastalığın Diğer İsimleri

İçindekiler

Tanım

Vücut ısısının düzenlenmesiyle ilişkili problemler ve vücudun birçok bölgesini etkileyen anormallikler ile karakterize bir hastalıktır. Bebeklik döneminde bu durumun özellikleri çoğunlukla Crisponi sendromu olarak bilinmektedir. Önceki dönemlerde araştırmacılar bu iki hastalığın farklı hastalıklar olduğunu düşünmüşlerdir ancak günümüzde bu görüş değişmiş ve bu iki hastalığın hayatın farklı periyotlarında açığa aynı hastalık olduğunu düşünülmeye başlamıştır.

Crisponi sendromuna sahip olan bebekler düz burun köprüsüne, kalkık burun deliklerine, filtrum olarak adlandırılan üst dudak ile burun arasındaki uzun mesafeye, yüksek damağa, mikrognati olarak tanımlanan küçük çeneli olma durumuna ve düşük kulaklara sahiptirler. Yüzlerinin alt kısmındaki kasları zayıftır. Buna kas zayıflığı çeşitli problemleri beraberinde getirmektedir. Bunlar; ciddi beslenme zorluğu, aşırı salya akması ve nefes alma sorunlarıdır. Bunlara ek olarak diğer fiziksel anormallikler ise pullu deri döküntüsü, hastaların dirseklerini tam olarak uzatamaması, üst üste binen parmaklar ve sıkıca yumrulanmış eller-ayaklar ve parmak aralarındaki şekil bozuklukları gibi belirtiler de bulunmaktadır. Etkilenen bebekler genel olarak kolay irkilirler, sıklıkla yüz kasları gerilir ve böylece yüz buruşturma benzeri bir ifadeye dönüşür. Bebekler altı aylık olduklarında açıklanamayan yüksek ateş geliştirirler. Buna bağlı olarak da nöbet ve ani ölüm riski artmaktadır.

Görsel 1: Düşük kulaklar
Görsel 2: Mikrognati

Crisponi sendromu ile ilişkili ağlık problemlerinin çoğu zamanla gelişir. Yenidoğan periyodunda etkilenmiş olup hayatta kalan bebekler, erken çocukluk dönemlerinde soğuğa bağlı terleme sendromunun belirtilerini geliştirmeye devam ederler. Bu belirtiler; yaşamın ilk on yılında yüz, gövde ve kollarda hiperhidroz olarak adlandırılan aşırı terleme ve titreme nöbetleridir. Aşırı terleme genelde 65 veya 70 Fahrenheit’in altındaki sıcaklıklara maruz kalındığı durumlarda tetiklenmektedir. Ancak bu terleme durumu sadece soğuğa bağlı olmakla kalmamakla beraber sinirlilik ve şekerli yiyeceklere de bağlı olarak tetiklenebilir. Paradoksal olarak etkilenen bireylerin daha sıcak koşullarda terlemediği, bunun yerine sıcak ortamlarda kızarma ve aşırı ısınma eğilimi gösterdiği görülmüştür.

Soğuğa bağlı terleme sendromuna sahip bireylerin ergenliklerinde tipik olarak omurga eğrili gelişir. Omurga anormal olarak yan yana ve önden arkaya eğrilir. Genellikle skolyoz ve kifoz durumları beraber ortaya çıkarlar ve bu duruma kifoskolyoz adı verilir. Bebeklerdeki ateş yaşamlarını tehdit etse de hayatta kalan bebeklerin normal yaşam beklentisi vardır.

Görsel 3: Skolyoz ve kifoz

Sıklık

Yaygınlığı bilinmeyen nadir bir hastalıktır. İlk olarak Sardunya popülasyonunda tanımlandı ve o zamandan beri dünya çapında bölgelerde rapor edildi.

Nedenler

Bu iki hastalığa da ait vakaların yaklaşık 90’ı CRLF1 genindeki mutasyonlardan kaynaklanmaktadır ve bu vakalar CISS1 olarak tanımlanmıştır. Geriye kalan vakalar ise CLCF1 genindeki mutasyonlar neden olur ve bunlar da CISS2 olarak tanımlanmıştır.

CRLF1 ve CLCF1 genlerinden üretilen proteinler bir sinyal yolağının bir parçası olarak beraber çalışırlar. Bu sinyal yolağı ise sinir sisteminin normal gelişimine katılır ve bu yolak motor nöronların onarımı ve gelişimi için oldukça önemlidir. Motor nöronlar kas hareketlerini kontrol eden sinir hücreleridir. Bu sinyal yolağının sempatik sinir sisteminde de rol aldığının gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalar özellikle sıcaklık değişimlerine ve diğer faktörlere cevap olarak oluşan terlemenin düzenlenmesinde rol aldığını göstermektedir. Bunlara ek olarak bu proteinler, tez bezlerinin aktivitesini kontrol eden sinir hücrelerinin normal gelişimi ve olgunlaşması için kritiktir.

Sinir sistemindeki bu rollerine ek olarak bu genler vücudun inflamatuar yanıtına ve kemik gelişimine de katılmaktadır. Ancak bu süreçler hakkında yeteri kadar bilgi bulunmamaktadır.

Bu genlerdeki mutasyonlar da sinir sistemine ek olarak çeşitli vücut sisteminin de normal gelişimini bozmaktadır. Bu genlerin sempatik sinir sistemi gelişimindeki rolü anormal terlemeyi açıklamaya yardımcı olurken; motor nöron gelişimi ve kemik gelişimine katılımı ise soğuğa bağlı terleme sendromuna bağlı olan yüz özellikleri, yüz kas zayıflığı ve iskelet anormallikleri de dahil bazı diğer belirti ve semptomlarına dair ipuçları sağlar. Ancak yine bu genlerin mutasyonlarının nasıl olduğu hakkında yeteri kadar şey bilinmemektedir.

Kalıtım Modeli

Otozomal çekinik olarak aktarılan bir kalıtım şekline sahiptir. Otozomal çekinik olma durumunda hastalığın açığa çıkabilmesi için CRLF1 ya da CLCF1 genlerinin mutasyonlu her iki kopyalarının da her bir hücrede bulunması gerekmektedir. Hastalığı taşıyan bireylerin ebeveynleri mutasyonlu genin birer kopyasını taşırlar ancak hastalığa ait herhangi bir belirti ve semptom göstermezler.

Bu Hastalığın Diğer İsimleri

  • CISS
  • CNTF reseptör ilişkili hastalık
  • Crisponi sendromu
  • Sohar-Crisponi sendromu

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/cold-induced-sweating-syndrome/

Görsel Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/medgen?LinkName=gene_medgen_diseases&from_uid=23529

Editör: Yasemin CANKAT

Ne düşünüyorsunuz?

2 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir