in

Georg Brandt Kimdir?

Georg Brandt: Hayatı, Çalışmaları ve Keşifleri, Özel Hayatı ve Ölümü…

İçindekiler

Tanım

Georg Brandt, cam yapımında kullanılan mavi pigmentin renginin daha önce kimliği bilinmeyen bir metal olan kobalttan geldiği sonucuna varmasıyla tarihte bir metali keşfeden ilk insan oldu.

Brandt simyayı kınayan ve simyacıların insanları altının yapılışını gördüklerine dair nasıl kandırdıklarını gösteren ilk bilim insanıdır.

Başlangıçlar

Georg Brandt, 26 Haziran 1694’te İsveç’in küçük ve dağınık bir kasabası olan Riddarhyttan’da dünyaya geldi.

Georg Brant’ın ebeveynleri Jürgen Brandt ve Catharina Ysing idi. Her ikisi de müreffeh bir temelden geliyordu-babası İsveç’in başkenti Stockholm’de başarılı bir eczane işletiyordu, annesi ise kereste sahibi bir aileden geliyordu. Evlendiklerinde Catharina 19 yaşında ve Jürgen’den 27 yaş küçüktü, ayrıca eşinin üçüncü karısıydı. Çift, biri Georg olmak üzere üç çocuğa sahipti.

Georg’un doğduğu yıl, kimya bilimi halen bebeklik dönemindeydi.

Bundan yedi yıl önce Newton fizik dünyasına bakış açımızı değiştiren, Principia adında bir kitap yayınladı. Buna rağmen Newton, simyaya fizik ve matematikteki önemli keşiflerini gerçekleştirmek için harcadığından fazla zaman harcadığından, bir simyacıydı.

Georg’un doğumundan üç yıl önce, o zamanların yeni bilim dalı olan kimya üzerinde büyük sorumluluk ve gelişime sahip Robert Boyle hayatını kaybetmişti.

Boyle, simyanın bazı daha aptalca, mistik yönlerini kınamış olsa da hayatı boyunca tescilli bir simyacı olarak kaldı. Felsefe taşını keşfetmeye çalıştı, ayrıca pek çok simyacı gibi o da elementlerin dönüştürülebileceğine inanıyordu.

 Georg Brandt’ın Hayatı- Simya ve Kimyacılar Bağlamında

 Georg Brandt
Görsel 1: Georg Brandt’in ve ilişkili bilim insanlarının hayat çizgisi.

Kimya’ya Giriş

Georg Brant’in babası Jürgen metal ve kimyasallara ilgiliydi. Georg’un doğumundan dört yıl kadar önce Riddarhyttan’dan bakır izabe satın almıştı. Georg büyürken babası bakır izabe tesisi, bakır madenleri ve bir demir fabrikası işletiyordu. Bu sayede Georg metallerin, minerallerin, cevherlerin ve kimyasalların oldukça önemli olduğu bir ortamda büyüdü. Babası ona kimya dersleri veriyor ve Georg hem eczacılığa ait konular hem de mineraller açısından bilgili hale geliyordu.

Georg Brandt 1705 yılında, 11 yaşındayken Uppsala Üniversitesi’nde derslere başladı.

17014 yılında, 20 yaşındayken hükümetin Maden Barosu’nda çalışmaya başladı. Aynı zamanda oldukça saygıdeğer bir matematikçi ancak fakir bir öğretmen olan Anders Gabriel Duhre tarafından eğitiliyordu.

1718 yılında, 24 yaşındayken yayınlanması için Duhre’nin matematik derslerini düzenledi. Brandt bu düzenlemelere kimya hakkında oldukça uzun bir makale yazarak başladı. Robert Boyle, kimyayı daha matematiksel bir temele oturtmak için Galileo’dan nasıl etkilendiyse, Brandt’ın da aynı şekilde Newton’dan etkilendiği açıktı.

Brandt, kimyanın kusursuz bir bilim dalı olmadığını açık yüreklilikle belirtti. Geometri gibi gerçek bir bilim dalı ile lıyaslandığında kimya sadece sözde bilgiydi: Kimya, Öklid’in geometrideki aksiyomları gibi uygun bir temele ihtiyaç duyuyordu. Brandt, kimyanın büyük ölçüde, üzerine bilgi inşa etmek için geçerli bir teori olmaksızın kendi emellerini ilerleten şarlatanların işi olduğunu söyledi. Kimya, üzerine sağlam teorik temeller kurabileceği aksiyomlara ihtiyaç duyuyordu.

Brandt kendi kendine aksiyomlar geliştiremiyor olsa da kimya alanında gelecekte gerçekleştireceği çalışmaları, mahkum ettiği mistisizm ve hayali dünyadan ziyade bilimsel ilkeler üzerine kurulmuştu.

Kimya, diğer bilim dallarının aksine, batıl inançlar ve sanrılardan fırladı, üstelik başlangıcında sihir ve astroloji ile tam olarak aynı seviyedeydi.

Thomas Thomson, Kimyager, 1773’ten 1852’ye.

Brandt İşverenlerini Kandırır ve İsveç’ten Ayrılır

Brandt, 1721 yılında Maden Bürosu tarafından seyahat hibesine layık görüldü. Maden Bürosuna diğer Avrupa Ülkelerinde maden ve mineraller üzerine araştırma yapmayı sürdüreceğini söyledi.

Araştırmayı sürdürmek yerine Maden Bürosu’nda aldığı burs ve babasından aldığı harçlık ile Hollanda’nın oldukça prestijli bir okulu olan Leiden Üniversitesi’ne kimya ve fizik okumak için kaydoldu. Orada, Robert Boyle’un onaylayacağı ve Georg Brandt’ın da hayran kalacağı, tümüyle pratik, mistik olmadan kimya öğreten ünlü Hollandalı doktor Herman Boerhaave tarafından verilen kimya derslerine girdi.

Brandt, Leiden’da geçirdiği üç yılın ardından, 1726 yılında 32 yaşındayken tıp doktorası almaya hak kazandığı Fransa Reims Üniversitesi’ne geçti.

İsveç’e Geri Dönüş

İsveç Maden Bürosu Brandt’in kendilerini kandırmasını affetti. 1727 yılında büronun Stockholm laboratuvarlarında günlük ilerleyişi devraldı. 1730 yılında kendisine daha iyi laboratuvar imkanları sağlayacağında, darphane gardiyanı yapıldı.

Çalışmalarının çoğu, metallerin saflığını kontrol etmeyi ve minerallerin bileşimini analiz etmek üzerineydi. 1731’de altın ve cıva çalışmalarının hesaplarıyla ve ardından 1733’te arsenik bileşikleri ve alaşımları üzerine çığır açan araştırmalarla, analiz ettiği maddeler hakkında raporlar yayınlamaya başladı.

Kobaltın Keşfi

Brandt 1735 yılında, kobalt adını verdiği yeni bir kimyasal element, bir yarı metal, keşfettiğini söylediği “Yarı Metal Tezi”ni yazdı. Günümüzde bu kimyasal elementi, kobalt, bir geçiş metali olarak kabul ediyoruz.

Brandt, Almancada kobold olarak anılan bir cevher keşfetmişti. Kendi koyduğu kobalt adı Almancada cin anlamına gelen kobold’tan geliyordu.

Bu alışılmadık ismin nedeni, cevherin bir bakır cevherine benzemesi ancak ondan bakır çıkarılmamasıydı. Bu nedenle madenciler, bir cin veya ruhun bu cevher içindeki bakırın çıkarılamaması için üzerine büyü yapıldığına inanıyorlardı.

Georg Brandt
Görsel 2: Madencilerin kobalttan bakır çıkarmasını engelleyenlerin cinler olmadığı ortaya çıktı. Aslında ortaya çıkan, kobaltın içinde bakır olmadığıydı. Bakır çıkarmayı umdukları metal, Georg Brandt’ın 1735 yılında keşfettiği metal olan kobalttı.

Brandt’ın Yarı Metal Tezi 1739 yılına kadar yayınlanmadı, bu nedenle diğer bilim insanlarının büyük kısmı bkobaltın keşfinden ancak 1739’da haberdar olabildi.

Bilim dünyasında bu yıllarda çok az sayıda kimyasal element tespit edilmiştir. Brandt’ın keşfini duyurusu da bu nedenle çok tartışmalıydı. Kobaltın keşfinin ve varlığının kabul edilmesi yıllar aldı.

Eskiler yedi metalin varlığından haberdardı: bakır, altın, demir,  gümüş, cıva, kurşun ve kalay. Buna ek olarak, dört yarı metalin varlığı da bileşiklerin davranışları üzerinden dolaylı olarak anlatılmıştı. Bu yarı metaller antimon, arsenik, bizmut ve çinko idi.

Brandt’ın zamanında insanlar cama mavi pigment eklediğinde bizmut bazlı bir mineral eklendiğinde inanıyorlardı.

Brandt camdaki mavi rengin bizmuttan değil, baştan sona yeni bir yarı metal olan kobalttan geldiğini ve bu iki maddenin –bizmut ve kobalt- farklarını oldukça açık biçimde gösterdi.

1742 yılında Brandt metalik kobaltı izole etti. Kobaltın demir gibi ferromanyetik bir madde olduğunu ve ayrıca demir, alüminyum, bakır, altın ve antimon ile alaşım oluşturduğunu gösterdi.

Simyanın Hilesini Bulmak

Brandt ile aynı dönemde yaşamış kimi insanlara göre Brandt’in simyaya karşı özel bir ilgisi olsa da kişisel notları aksini söylüyor. Zira simya dilini simyaya olan inancından ziyade simyacıların geliştirdiği geniş deneysel teknikler için referans olarak kullanmıştır.

1748 yılında simyacıların bilinçsiz bağışçıları altın oluşturabileceklerine dair nasıl kandırdıklarını göstermek amacıyla İsveç Kraliyet Bilimleri Akademisi’nin huzuruna çıktı.

Öncelikle altını sülfirik asit ve sodyum nitrattan hazırlanmış sıcak nitrik asit içinde çözdü. Ardından çözeltiye gümüş ekledi ve herkes altının çözeltiden ayrılıp çöktüğünü gördü.

İzleyenler, gösterimin yalnızca ikinci kısmını görmüş olsaydılar Brandt’in gümüşü altına çevirdiğini düşünerek kandırılacaklarını anladılar.

Hiçbir İsveçli kimyager simya ile savaşmak için George Brandt kadarını yapmamıştır.

Carl Wilhelm Oseen
Fizikçi ve Nobel Komitesi Üyesi 1940

Özel Hayatı ve Ölüm

1734 yılında 40 yaşındayken, Brandt, bir tüccarın 20 yaşındaki kızı olan Anna Maria Norn ile evlendi. Çiftin 1735 yılında Catharina Elisabet adında bir kızları oldu.

İlerleyen yıllarda Catharina Elisabet Samuel Sendel ile evlendi ve çiftin çocuklarından, Brandt’in torunlarından biri İskoç Ordusunda mareşal olan Johan August Sandels’ti.

Brandt basit hayatı seven bir adamdı, kendi kendisine arkadaşlık etmeyi bilir ve az konuşurdu. Buna rağmen etrafında büro aracılığıyla bir grup sadık kimyacı bulunuyordu ve bu gruba 1751 yılında nikeli keşfeden Axel Crontedt dahildi. Brandt, büroda kimya öğretimi yaptı ve hiçbir zaman bir üniversite profesörü olmadı.

İlerleyen yıllarda Brandt İsveç’in en büyük bilim insanlarından biri olarak kabul edildi ve İsveç Kraliyet Bilimleri Akademisi’ne seçildi. Bu Georg Brandt’ın kimyası, Carl Linneus’un doğa tarihi ve Anders Celsius’un fizik bilimi ile, İsveç bilim tarihi için heyecan verici bir zamana takabül ediyordu.

Georg Brandt Stockholm’de 29 Nisan 1768 tarihinde 73 yaşındayken, kanser nedeniyle hayatını kaybetti.

Kaynak: https://www.famousscientists.org/georg-brandt/

Görsel Kaynak: http://www.whodiscoveredit.net/wp-content/uploads/2011/11/Cobalt-Discovered-By-Georg-Brandt.jpg

Editör: Meryem GÖKOĞLU

Ne düşünüyorsunuz?

7 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir