in

EntellektüelEntellektüel HavalıHavalı ŞaşkınŞaşkın AğlamaklıAğlamaklı Sevgi DoluSevgi Dolu ÇılgıncaÇılgınca ÇalışkanÇalışkan

Lyme Hastalığı

Borrelia Burgdorferi Bakterilerinden Gelen Enfeksiyon

İçindekiler

Giriş

Lyme Hastalığı ilk olarak Connecticut, Lyme Kasabası’nda tanımlanmıştır ve adını da buradan almıştır. Hastalığa Borrelia burgdorferi bakterilerinin neden olduğu bilinen, bulaşıcı bir hastalıktır. Bakteriler, insanlara kene ısırığı (özellikle siyah bacaklı keneler) ile hastalığı aktarırlar. Lyme Hastalığı’nın belirti ve semptomları, vücudun bakterilere karşı bağışıklık tepkisinden kaynaklanır. Vücut, bakteri gibi yabancı istilacılarla karşılaştığında, enfeksiyona karşı savaşmak için iltihabı uyarır. Bu iltihaplanma, Lyme Hastalığı’nı karakterize eden ciltte tahriş, nörolojik ve kardiyak sorunlar ve eklem ağrılarını açıklar.

Lyme Hastalığı, antibiyotik ile tedavi edilmezse hastalık seyri üç aşamayı takip eder:

  1. Erken Lokalize Enfeksiyon
  2. Erken Yayılmış Enfeksiyon
  3. Geç Yayılan Enfeksiyon

Ancak tedavi sonrasında bireylerin küçük bir yüzdesi, aylar veya yıllar sonrasında hala semptomları gösteriyor olabilirler ki buna tedavi sonrası Lyme Hastalığı Sendromu denmektedir. Bu durumdaki bireyler, vücutta bakteri bulunduğuna dair bir bulgu olmadığında bile  antibiyotik tedavisinden sonra devam eden yorgunluk, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı veya konsantrasyon güçlüğü yaşarlar.

Bu aşamaların özelliklerine gelecek olursak, Lyme Hastalığı’nın en belirgin özelliklerinden biri ve Erken Lokalize Enfeksiyon aşamasının temel özelliği olan eritema migrans adını verdiğimiz kene ısırığının bulunduğu yerde ciltte yavaşça genişleyen kırmızı döküntüdür, bu kızarıklık genellikle boğa gözü şeklinde oluşmaktadır. Ayrıca, grip benzeri semptomlar ve genişlemiş lenf düğümleri (lenfadenopati) de enfeksiyonun erken belirtileridir. Bu kısımda tedavi edilen birçok birey, yüksek ihtimalle başka semptom geliştirmez.

Bakteriler, kan dolaşımıyla vücutta taşınmaya başlandığında, hastalığın ikinci aşaması olan Erken Yayılmış Enfeksiyon süreci başlar. Kene ısırığından yaklaşık birkaç hafta sonra ortaya çıkar. Vücudun belli bölümlerinde döküntüler, grip benzeri semptomlar ve lenfadenopatiye ek olarak bazı kişilerde, yüz felci gibi nörolojik problemler geliştirebilirler. Bunlardan başka ellerde ve ayaklarda ağrı, uyuşma ve halsizlik, konsantrasyon bozukluğu veya hafıza problemleri oluşabilir. Nadiren de olsa kalp etkilenebilir (Lyme kardit). Kalp etkilenmesine bağlı olarak, göğüste çarpıntı ve düzensiz kalp atışına neden olabilmektedir.

Lyme Hastalığı’nın Geç Yayılan Enfeksiyon aşaması, kene ısırığından aylar hatta yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir. Bu aşamanın en karakteristik özelliği olan Lyme Artriti, genellikle dizleri etkileyen eklem ağrısı ve şişlik atakları ile bilinir. Nadir olarak geç yayılan evre, nörolojik problemler de içerebilir. Çok nadiren, başarılı antibiyotik tedavisinden sonra bireyler uzun süre eklem ağrısı ve şişlik yaşayabilirler. Bu komplikasyona, Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti denir.

Lyme Hastalığı Kalıtsal Mıdır?

Lyme Hastalığı’nın kalıtım modeli bilinmemektedir. Belirli komplikasyonlarının riski, kalıtsal genetik faktörlerden etkilenebilir ancak bu kalıtsal olduğunu açıklamak için yeterli bir kanıt değildir. Bu nedenle hastalık, genetik değişikliklerden çok bakteri enfeksiyonu ile açıklanır. Bireyin Lyme Hastalığı’na yakalanma riski, bir takım çevresel faktörlere bağlı olabilir. Bunlar genellikle bireyin nerede yaşadığı, dışarıda ne kadar zaman geçirdiği ve yılın hangi zamanı olduğu gibi bireyin enfekte bir kene tarafından ısırılma olasılığını yansıtan çeşitli yaşam tarzı ve çevresel faktörlerdir.

Vücudun bağışıklık tepkisine aracılık etmeye yardımcı olan bazı genler, Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti’nin gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Bu genlerdeki belirli varyantlar, bu komplikasyona sahip kişilerde, onu geliştirmeyenlere göre daha sık bulunur. Bu varsayımdan yola çıkarak, Lyme Hastalığı’na yatkınlıkta genetik faktörlerin etkili olabileceğine dair hiçbir kanıt bulunmamakla birlikte bu faktörler, hastalığın ciddiyetini, seyrini ve Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti’nin gelişip gelişmediği konularında bilgi edinmemize yardımcı olabilmektedir.

Toll Benzeri Reseptörler (TLR), Lyme Hastalığı’na sebep olan enfeksiyona karşı savunmada ilk hatta görev alırlar ve belirli bir istilacıyı tanımak yerine birçok yabancı istilacıda ortak olan kalıpları tanırlar ve iltihabı uyaran hızlı bir bağışıklık tepkisini oluştururlar.

Toll Benzeri Reseptörler adı verilen proteinlerin yapımından sorumlu olan bazı genlerin aynı zamanda Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti’nin gelişimi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. TLR’nin bağışıklık hattında, önemli rolleri vardır. Enfeksiyona karşı savunmada ilk hatta görev alırlar ve belirli bir istilacıyı tanımak yerine birçok yabancı istilacıda ortak olan kalıpları tanırlar. Böylece iltihabı uyaran, hızlı bir bağışıklık tepkisini oluştururlar. Ancak bu her zaman insan vücuduna faydalı etki bırakan bir sistem değildir. Bazı durumlarda,  Toll Benzeri Reseptör genlerinin bazı varyantlarının, vücudun Lyme Hastalığı bakterilerine karşı bağışıklık tepkisini aşırı uyardığı ve Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti’nin eklem iltihabına sebep olduğu düşünülmektedir.

Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti ile İlişkili Genler

İnsan Lökosit Antijen (HLA) Kompleksi

Antibiyotiğe Dirençli Lyme Artriti ile ilişkili olduğu düşünülen diğer genler, İnsan Lökosit Antijen (HLA) Kompleksi adı verilen bir gen ailesine aittir. HLA-DRB1 geni, bağışıklık sisteminde kritik rol oynayan bir proteini yapımından sorumludur. HLA-DRB1 geni, karmaşık İnsan Lökosit Antijen (HLA) olarak adlandırılan gen ailesinin bir parçasıdır. HLA kompleksi, bağışıklık sisteminin vücudun kendi proteinlerini, virüsler ve bakteriler gibi yabancı istilacılar tarafından yapılan proteinlerden ayırt etmesine yardımcı olur. HLA genlerinden üretilen proteinler, protein fragmanlarına bağlanır ve bağışıklık sisteminin görmesini sağlar. Bağışıklık sistemi, parçayı yabancı olarak algılarsa bir bağışıklık tepkisini tetikler. Her bir HLA geninin birçok farklı varyasyonu vardır ve bu sayede her bireyin bağışıklık sistemi çeşitli proteinlere çeşitli tepkiler gösterebilmektedir.

Bazı çalışmalar sonucunda ulaşılan sonuçlar, HLA genlerinin belirli varyasyonlarının, vücudun kendi normal proteinlerinden birine tepki vermesine neden olan uygunsuz bir bağışıklık yanıtına sebep olduğuna dair kanıt niteliği taşımaktadır.

Lyme Hastalığı’nın Görülme Sıklığı Nedir?

Lyme Hastalığı, Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 300.000 yeni vaka olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, kene kaynaklı en yaygın hastalık olarak bilinmektedir. Özellikle, siyah bacaklı kenelerin bulunduğu bölgelerde sık sık gözükür. Kuzeydoğu Eyaletleri (Virginia’dan Maine’e), üst Midwest (Wisconsin, Minnesota ve Michigan) ve California ve Oregon’un bazı bölgeleri Lyme Hastalığı’nın göründüğü yerlerdir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Lyme Hastalığı’nın görülme sıklığı, her 100.000 kişide 10 ila 100 vaka arasında değişmektedir. Buna ek olarak Çin, Japonya ve Avrupa’da da yaygındır.

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/lyme-disease/#synonyms

Görsel Kaynak: https://www.wallpaperflare.com/microbial-photo-salmonella-bacteria-macro-electron-microscope-wallpaper-zobvo

Editör: Elif Berfin KORGAN

Ne düşünüyorsunuz?

5 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir