İçindekiler
Tanım
Birincil irsi beyin kireçlenmesi beyin içinde yer alan kan damarlarında anormal bir şekilde biriken kalsiyumlarla (kireçlenme) karakterize edilen bir durumdur. Bu kalsiyum birikintileri yalnızca tıbbi görüntülemede görülebilir ayrıca genellikle vücudun hareketini başlatmaya ve kontrol etmeye yardımcı olan beynin derinliklerindeki yapılar olan bazal gangliyonlarda vuku bulur. Beynin diğer kısımları da bundan nasibini alabilir.
Birincil irsi beyin kireçlenmesinin başlıca belirti ve semptomları hareket bozuklukları ve psikiyatrik veya davranışsal problemlerdir. Bu zorluklar genellikle yetişkinliğin ortalarında baş gösterir ve günden güne kötüleşir. Etkilenen bireylerin büyük bir çoğunluğunda olağandışı derecede yavaş hareket (bradikinezi) kas sertliği ve titremeleri içeren parkinsonizm denilen bir çeşit hareket anormalliği bulunur. Birincil irsi beyin kireçlenmesine sahip olan kişilerde sıklıkla görülen diğer hareket problemleri, çeşitli kasların istemsiz gerilmesini (distoni), uzuvların kontrol edilemeyen hareketlerini (koreoatetoz) ve titrek bir yürüme şeklini (demarş) kapsar.
Birincil irsi beyin kireçlenmesinden muzdarip kişilerin yüzde 20 ila 30’unda psikiyatrik ve davranışsal problemler baş gösterir. Bu sorunlar arasında konsantrasyon güçlüğü, hafıza kaybı, kişiliklerinde değişiklikler, çarpık bir hakikat algılayış (psikoz) ve zihinsel işlevde azalmadan (demans) bahsedilebilir. Bu hastalıktan muzdarip bireyler ayrıca yutma güçlüğü (disfaji), konuşma bozukluğu, baş ağrısı anormal şekilde fazla baş dönmesi (vertigo), nöbetler veya idrar sorunları yaşayabilir.
Birincil irsi beyin kireçlenmesinin vahameti, etkilenen bireyler arasında farklılık gösterir; bazı kişilerde herhangi bir belirti bulunmazken, bazılarının mühim hareket ve psikiyatrik sorunları bulunur.
Sıklık
Birincil irsi beyin kireçlenmesinin ender rastlanan bir hastalık olduğu düşünülüyor; bunun yanında , kalsiyum birikintilerini gözlemlemek için beyin görüntüleme testleri gerektiğinden, bu durum hastalığın yeterince erken ve doğru bir şekilde teşhis edilmesine büyük ölçüde engel olduğu düşünülmektedir. Son araştırmalar gösteriyor ki birincil irsi beyin kireçlenmesi 1000 kişi içerisinde 2 ila 6’sında ortaya çıkabilir ve muzdarip hastaların birçoğu hastalığın belirti ve semptomlarını göstermez.
Nedenler
Birincil irsi beyin kireçlenmesi, çeşitli birkaç genden birindeki mutasyonlardan dolayı ortaya çıkar. En çok rastlanan mutasyona uğramış gene SLC20A2 denir ve vakaların tahmini %40’ını meydana getirir, ardından bunu vakaların yaklaşık yüzde 10’unda mutasyona uğrayan PDGFRB geni takip eder. Öteki genlerde bulunan değişiklilerin her biri vakaların az miktardaki yüzdesinde yer alır. Birincil irsi beyin kireçlenmesinden muzdarip hastaların hemen hemen yarısında genetik nedenin ne olduğu bulunamamıştır. Bu bireylerin, henüz durumla ilişkili olmayan genlerinde mutasyonların var olduğu görüşü bulunmaktadır.
SLC20A2 geni, sodyum bağımlı fosfat taşıyıcı 2 (PiT-2) adı verilen bir proteinin yapılması için talimatlar verir. Bu protein beyinde bulunan sinir hücrelerinde (nöronlar) fazlasıyla aktiftir ve burada fosfatı hücre zarlarından geçirerek fosfat seviyelerinin ayarlanmasında (fosfat homesostazi) büyük bir rol üstlenir. SLC20A2 gen mutasyonları, fosfatı hücrelere etkin bir şekilde taşıyamayan bir PiT-2 proteinin üretilmesine neden olur. Neticede, kan dolaşımındaki fosfat seviyeleri yükselir. Beyinde, fazla fosfat kalsiyum ile bir araya gelir ve beyindeki kan damarlarında birikintiler oluşmasına neden olur.
PDGFRB geni, hücre yüzeyinden hücreye sinyal ileten bir protein yapmak amacıyla koşul koyar. Bu sinyaller çeşitli hücre süreçlerini gözden geçirir. PDGFRB gen mutasyonları, bozulmuş sinyalleme kabiliyetine sahip bir protein ile son bulur. Bunun yanı sıra, mutasyonların birincil irsi beyin kireçlenmesine nasıl yol açtığı açık değildir. Değişen sinyal, beyindeki kan damarlarını oluşturan hücrelere anormal derecede büyük miktarda kalsiyum girmesine ve bu kan damarlarının kireçlenmesine yol açabilir. Bundan farklı olarak, PDGFRB sinyallemesindeki değişiklikler, beyin hücrelerinde fosfat ve kalsiyum seviyelerini düzenleyen süreçleri bozarak kalsiyum birikintilerinin ortaya çıkmasına kapı aralayabilir. Birincil irsi beyin kireçlenmesi ile bağlantılı olduğu bilinen öteki genlerin de hücre sinyalizasyonu ve fosfat homeostazında rolleri vardır.
Araştırmacılar kalsiyum birikimlerinin, bazal ganglionlar ile beynin diğer kısımlarını, özellikle ön loblar arasındaki bağlantıları bozarak birincil irsi beyin kireçlenmesinin özelliklerine mahal verdiğini iddia ediyorlar. Beynin ön tarafındaki bu kısımlar muhakeme, planlama, yargılama ve problem çözme ile ilişkilidir. Aynı zamanda beynin sosyal davranışı, ruh halini ve motivasyonunu düzenleyen bölgeleri de bundan nasibini alabilir.
Araştırmalar, belirgin düzeyde kireçlenmesi olan bireylerin, az kireçlenmesi olan veya hiç olmayan kişilere göre birincil irsi beyin kireçlenmesinin daha fazla belirti ve semptomuna sahip olma yolunda ilerlediğini göstermiştir. Fakat bu bağlantı, birincil irsi beyin kireçlenmesi olan tüm insanlar için bir kesinlik değildir.
Kalıtım Modeli
Çoğu durumda, birincil irsi beyin kireçlenmesi, otozomal baskın bir modelde kalıtılır; bu, her hücrede değiştirilmiş genin bir kopyasının bozukluğa yol açması için makul olduğu anlamına gelir. Çoğu durumda, etkilenen bireyin sahip olduğu ebeveynin hastalığı vardır.
Daha az bilinen şekilde, birincil irsi beyin kireçlenmesi, otozomal resesif bir modelde kalıtılır; bu, her hücredeki genin her iki kopyasının da mutasyona sahip olduğu çıkarımında bulunmamızı sağlar. Otozomal çekinik hastalığı olan bir bireyin ebeveynlerinin her biri mutasyona uğramış genin bir kopyasını bulundurur, fakat alışıla geldik şekliyle durumun belirti ve semptomlarını göstermezler.
Bu Hastalığın Diğer İsimleri
- Bilateral striopallidodentat kalsinozis
- Serebrovasküler ferrokalsinozis
- İrsi idiyopatik bazal ganglion kireçlenmesi
- FIBGC
- Striopallidodentat kalsinozis
Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/primary-familial-brain-calcification/
Görsel Kaynak: https://research.tamu.edu/2019/09/30/save-the-spinal-cord/
Editör: Meryem Melisa KAR