in

Yumurtalık Kanseri

Yumurtalık Kanseri: Tanım, Sıklık, Nedenler ve Kalıtım Modeli

İçindekiler

Tanım

Yumurtalık kanseri, kadınları etkileyen bir hastalıktır. Bu kanser çeşidinde yumurtalık içerisindeki hücreler anormal hale gelirler ve kontrolsüz bir şekilde çoğalarak tümör oluştururlar. Yumurtalıklar, yumurta hücrelerinin oluştuğu kadın üreme organlarıdır. Vakaların %90’ında 40 yaşından sonra ortaya çıkan yumurtalık kanserinde çoğu vaka 60 yaşından sonra ortaya çıkar.

Yumurtalık kanserinin en yaygın çeşidi epitel hücrelerden başlar. Epitel hücreler vücudun yüzey ve boşluklarını kaplayan hücrelerdir. Bu kanserler yumurtalığın yüzeyindeki epitel hücrelerden başlayabilir. Yine de araştırmacılar yumurtalık kanserlerinin çoğunun yumurta kanallarının bir tanesinin sonundaki fimbriadaki epitel hücrelerden başladığını ve kanserli hücrelerin yumurtalığa doğru hareket ettiğini düşünüyorlar.

Ayrıca kanser, karın zarındaki epitel hücrelerinden de başlayabilir. Birincil periton (karın zarı) kanseri olarak adlandırılan bu kanser türü kökeni, semptomları, ilerlemesi ve tedavisi açısından epitelyal yumurtalık kanserine benzer ve bu kanser türü sıklıkla yumurtalıklara yayılır. Yumurtalıklar alınmış olsa bile oluşabilir çünkü yumurtalıklardan, fallop tüplerinden ve karın zarından başlayan kanserler çok benzerdirler ve bu dokulardan diğerlerine kolaylıkla yayılabilirler. Bu yüzden ayırt etmek çoğunlukla zordur. Bu kanserler o kadar yakından ilişkilidir ki bu yüzden genellikle uzmanlar tarafından toplu olarak değerlendirilirler.

Vakaların yaklaşık %10’u epitel hücrelerde değil de üreme (gamet) hücrelerinde ya da granüloza hücrelerinde gerçekleşir. Granüloza hücreleri hormon üreten yumurtalık hücreleridir.

Yumurtalık kanseri, ilk evrelerinde gözle görülebilir semptomlara neden olmaz. Kanser ilerledikçe belirti ve semptomları acı ya da pelviste veya alt karında ağırlık hissi, bloat (abdominal distansiyon), yemek yerken çabuk doyma hissi, sırt ağrısı, adet dönemleri arasında veya menopozdan sonra vajinal kanama ya da idrar veya bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikleri içerebilir. Yine de bu değişiklikler birçok farklı durumun bir parçası olarak ortaya çıkabilir. Bu semptomların bir ya da daha fazlasına sahip olmuş olmak kadının yumurtalık kanseri olduğu anlamına gelmez.

Bazı durumlarda kanserli tümörler etraftaki dokulara sıçrayabilir. Buna bağlı olarak vücudun diğer kısımlarına yayılır. Eğer yumurtalık kanseri yayılırsa, kanserli tümörler çoğunlukla karın boşluğuna ya da idrar kesesi veya kalın bağırsak gibi yakındaki organların yüzeyinde görülür. Bir bölgede başlayıp vücudun diğer kısımlarına yayılan tümörlere metastatik kanserler denir.

Bazı yumurtalık kanserleri ailelerde çoğunlukludur. Bu kanserler kalıtsal olarak tanımlanırlar ve kalıtsal gen mutasyonlarıyla ilişkilidirler. Kalıtsal yumurtalık kanseri kalıtsal olamayan formlara göre daha erken açığa çıkma eğilimindedir.

Yumurtalık kanseri genellikle son aşamalarında teşhis edildiği için tedavisi zordur. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık olarak 14000 kadının ölümüne diğer tüm jinekolojik kanserlerden daha fazla sebep olur. ancak erken tanı sonrası tedavi edildiğinde 5 yıllık sağ kalım oranı yüksektir.

Sıklık

Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık olarak 22000 kadına yumurtalık kanseri tanısı konulmaktadır. Bir kadının hayatı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski yaklaşık olarak 75’te 1’dir.

Nedenler

Kanserler kritik genlerde mutasyonlar oluştuğunda açığa çıkar. Bu genler hücre büyümesi ve bölünmesini ya da DNA hasarını onaran genlerdir ve bu genlerdeki mutasyonlar hücrelerin kontrolsüzce büyüyüp çoğalmasına sebep olarak tümör oluştururlar. Yumurtalık kanseri vakalarının çoğu sporadiktir. Bu durumlarda ilgili genetik değişiklikler hakkında bilgi kişinin yaşamı boyunca edinilir ve sadece yumurtalıktaki belirli hücrelerde bulunur. Kalıtsal olmayan bu değişiklikler somatik mutasyon olarak adlandırılır. Yumurtalık kanserinin hemen hemen yarısında açığa çıkan somatik mutasyonlar TP53 genindedir. Bu genden üretilen protein tümör baskılayıcı olarak tanımlanır çünkü hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalmasını engellemeye yardımcı olur. Bu mutasyonların çoğu p53 proteinindeki proteinin tümör baskılayıcı fonksiyonunu elimine eden ya da değiştiren tekli aminoasitleri değiştirir çünkü değiştirilmiş protein hücre büyümesi ve bölünmesini daha az düzenler ve böylece kanserli tümör gelişebilir. Diğer birçok gendeki somatik mutasyonlar yumurtalık kanseri hücrelerinde de bulunmuştur.

Kalıtsal yumurtalık kanserinde ise ilgili genetik değişiklikler ailede içinde aktarılır. Bu değişiklikler germ hattı mutasyonları olarak sınıflandırılır ve bütün vücut hücrelerinde bulunur. Germ hattı mutasyonlarına sahip olan kişilerde, çevresel ve yaşam tarzı faktörleriyle birlikte diğer kalıtsal ya da somatik gen değişiklikleri de bir kadının yumurtalık kanserini geliştirip geliştiremeyeceğini etkiler.

Germ hattı mutasyonları, yumurtalık kanseri vakalarının beşte birinden fazlasında rol alır. Bu mutasyonların %65-%85’i BRCA1 ya da BRCA2 genindedir. Bu gen mutasyonları yüksek penetrasyon olarak tanımlanır. Çünkü kadınlarda; yumurtalık kanseri, meme kanseri ve diğer kanser tiplerine yakalanma riskinin yüksek olması ile ilişkilidir. Tüm popülasyondaki kadınlar için hayatları boyunca yumurtalık kanseri geliştirme riski yüzde 1,6 ile karşılaştırıldığında; hayatları boyunca BRCA1 gen mutasyonları ile geliştirme riski %40-%60, BRCA2 gen mutasyonları ile geliştirme riski %20-%35’dir. Ayrıca bu genlerde mutasyonlara sahip olan erkeklerin de çeşitli formlarda kanser geliştirme riski yüksektir. BRCA1 ve BRCA2 genlerinden üretilen proteinler tümör baskılayıcıdırlar. çünkü hücrenin genetik bilgi stabilizasyonunun sürdürmeye yardımcı olan hasarlı DNA’nın sabitlenmesinde rol oynar. Bu genlerdeki mutasyonlar DNA tamirini zayıflatır ve potansiyel olarak zarar verici mutasyonların DNA’da kalmasına izin verir. Bu bozukluklar biriktikçe hücrelerin kontrolsüzce büyüyüp bölünmesini ya da tümör oluşturma emrini tetikleyebilir.

Ayrıca yumurtalık kanseri riskinin artması Lynch Sendromu olarak adlandırılan bir genetik rahatsızlığında içlerinde bulunduğu bazı nadir genetik hastalıkların bir özelliğidir. Lynch sendromu sıklıkla MLH1 ya da MSH2 genindeki mutasyonlar ile ilişkilidir. Kalıtsal yumurtalık kanserlerinin ise %10-%15’ini oluşturur. Diğer nadir genetik hastalıklar da yumurtalık kanseri riskinin artmasıyla ilişkili olabilir. Bu hastalıklar ile ilişkili genlerden üretilen proteinler tümör baskılayıcı olarak hareket eder. Bu genlerin herhangi birindeki mutasyonlar hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp bölünmesine izin verebilir. Böylece kanserli tümör doku gelişimine sebep olurlar. BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki gibi bu genler de yüksek penetrans olarak değerlendirilir. Çünkü mutasyonlar kişinin kansere yakalanma riskini önemli ölçüde artırır. Yumurtalık kanserine ek olarak, bu genlerdeki mutasyonlar kadın ve erkeklerde diğer tip kanserlerin riskini arttırır.

Diğer genlerdeki düzinelerce germ hattı mutasyonları, yumurtalık kanserinin muhtemel risk faktörleri olarak çalışılmıştır. Bu genler düşük penetrans ya da orta penetrans olarak değerlendirilir. Çünkü bu genlerdeki değişiklikler genel yumurtalık kanseri riskine az ya da orta dereceli olarak katkı yapmaktadırlar. Bu genlerin bazılarından üretilen proteinler BRCA1 ya da BRCA2 genlerinden üretilen proteinler ile etkileşimdedir. Diğerleri farklı yolaklardan hareket ederler. Araştırmacılar; bu genlerdeki varyasyonların birleşik etkisinin, kişinin yumurtalık kanserini geliştirme riskini önemli ölçüde etkileyebileceğinden şüphelenmektedirler.

Birçok ailede, kalıtsal yumurtalık kanseri ile ilişkili genetik değişiklikler bilinmemektedir. Yumurtalık kanseri için ek genetik risk faktörlerinin belirlenmesi medikal araştırmanın aktif bir alanıdır.

Genetik değişikliklere ek olarak, araştırmacılar birçok kişisel ve çevresel faktörü belirlemişlerdir. Bu faktörler içerisinde yaş, etnik köken ve hormonal ve üreme faktörleri bulunmaktadır. Yakın aile bireylerindeki yumurtalık kanseri öyküsü de, kanser eğer erken yetişkinlik döneminde ortaya çıktıysa önemli bir risk faktörüdür.

Kalıtım Modeli

Birçok yumurtalık kanseri aslında kalıtsal genetik faktörlerden kaynaklanmaz. Bu kanserler somatik mutasyonlarla ilişkilidirler. Somatik mutasyonları birey hayatı boyunca edinir. Bu yüzden ailede kalıtsal olarak bulunmaz.

Germ hattı mutasyonlarından kaynaklanan kansere yatkınlık ise genellikle otozomal baskın olarak aktarılır. Otomozal baskın olması durumunda bireyin her bir hücresinde değişmiş genin tek bir kopyasının bulunmasının kişinin kanser geliştirme şansının artması için yeterli olması durumudur. Yumurtalık kanserinin sadece kadınlarda görünmesine rağmen mutasyona uğramış gen anneden ya da babadan kalıtsal olarak alınmış olabilir. Şu bilinmelidir ki, insanlar kansere yakalanma ihtimalinin artmasını kalıtsal olarak almaktadırlar, hastalığın kendisini değil. Bu genlerdeki mutasyonları kalıtsal olarak alan herkes bu kanseri geliştirmez.

Ailesel geçmişe sahip birçok yumurtalık kanseri durumunda hastalığın genetik temeli ve kalıtım mekanizması belirsizdir.

Bu Hastalığın Diğer İsimleri

  • Yumurtalığın Kanseri
  • Yumurtalığın Malign Neoplazmı
  • Yumurtalığın Kötü Huylu Tümörü
  • Over Karsinomu

Kaynak: https://medlineplus.gov/genetics/condition/ovarian-cancer/

Görsel Kaynak: https://www.webanne.com/yumurtalik-donmesi-nedir.html

Editör: Meryem Melisa KAR

Ne düşünüyorsunuz?

4 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir