in

EntellektüelEntellektüel HavalıHavalı ÇılgıncaÇılgınca ÇalışkanÇalışkan

Neandertal Bağırsak Mikrobiyotası ve Bakteriler

Neandertal Bağırsak Mikrobiyotası ve Bakteriler; Modern Mikrobiyotanın Sorunları, Antik Mikrobiyota Bize Nasıl Yardımcı Oluyor, Mikrobiyotanın Korunması

İçindekiler

Neandertal Bağırsak Mikrobiyotası ve Sağlığımıza Yardımcı Olan Bakteriler

Araştırma grubu, 50.000 yıllık tortul dışkıdan çıkarılan antik DNA'yı analiz etti. Örnekler, birçok Neandertal'in yaşadığı El Salt'da (İspanya) toplandı.
Görsel 1: (Araştırma grubu 50.000 yıllık tortul dışkıdan (bugüne kadarki en eski dışkı örneği) çıkarılan antik DNA’yı analiz ettiler. Örnekler birçok Neandertalin yaşadığı El Salt’da (İspanya) toplandı. Kredi: Bologna Üniversitesi.)

Neandertal bağırsak mikrobiyotası ve bakteriler hakkında antik DNA kalıntıları bizlere ne gibi mesajlar verir? Peki biz modern insanlarla (Homo sapiens) aynı habitatı paylaştıktan kısa bir süre sonra yok olan kuzenlerimiz (Neandertals) hangi noktalarda bizimle aynıydı? Evet, Bologna Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir araştırma grubu, birçok Neandertalin bir zamanlar içinde yaşadığı El Salt kazı alanından (İspanya) topladıkları yaklaşık 50,000 yıl öncesine ait tortu dışkıdan antik DNA analizi yaptılar. Analiz edilen tortu dışkının şu ana kadar elde edilmiş en eski dışkı materayali olduğunu söylemekte fayda var elbette. Peki araştırma neyle sonuçlandı?

Sonuçlar şunu gösterdi ki, Neandertal bağırsak mikrobiyotası biz modern insan mikrobiyomunda hali hazırda var olan yararlı mikroorganizmaları içeriyordu. Araştırma ekibinin Communication Biology’ de yayınlanan makaleleri, yaklaşık 700.000 yıl öncesine dayanan Homo sapiens ve Neandertal arasındaki ayrımdan bu yana halen daha iki türde de gastrointestinal sistemimizde (sindirim sistemi) yaşayan insan mikrobiyotasının atalarından kalma bileşenlerinin var olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir.

Çalışmayı yöneten Bologna Üniversitesi Eczacılık ve Biyoteknoloji bölümü profesörü Marco Candela, bu sonuçların insan bağırsak mikrobiyotasının hangi bileşenlerinin sağlımız için gerekli olduğunu anlamamız konusunda bizlere önemli bulgular sağladığını, çünkü evrimsel bakış açısıyla baktığımızda bunların biyolojimizin ayrılmaz unsurları olduğunun aşikâr olduğunu ifade eder.

Buna ek olarak, günümüzde mikrobiyota çeşitliliğimizde modern yaşam şartlarımız dolayısıyla aşamalı bir azalma olduğunu söyler. Bu çalışma grubunun bulgularının diyet ve yaşam tarzlarına yönelik özel çözümler üretebilmek, geliştirebilmek böylece bu fenomeni ortadan kaldırabilmek adına ciddi bir rehber niteliği taşıdığını da ekler.

Peki modern mikrobiyota ne gibi sorunsalları kendiyle birlikte getirir? Gelin buna “modern” mikrobiyotanın sorunları başlığı adı altında bakalım.

Görsel 2: Neandertal (Resim kaynağı: https://www.slashgear.com/neanderthal-cannibalism-evidence-found-in-belgium-08447634/amp/)

“Modern” Mikrobiyotanın Sorunları

Bilindiği gibi, bağırsak mikrobiyotası sindirim siteminde çoğalan trilyonlarca smmbiyont mikroorganizma koleksiyonudur. Mikrobiyota, insan biyolojisinin gerekli bir bileşenini ifade etmekle birlikte, metabolizma ve bağışıklık siteminin düzenlenmesi, ayrıca patojen özellik içeren mikroorganizmalara karşı gardın alınması gibi önemli birçok fonksiyonun devam etmesi için gereklidir.

Son zamanda yürütülen çalışmalar, işlenmiş gıda tüketimi, ilaç kullanımı ve aşırı sterilize edilmiş alanlarla yaşam gibi “modern” yaşamın beraberinde getirdiği bu özelliklerin bağırsak mikrobiyotası biyoçeşitliliğinde kritik bir düşüşe neden olduğunu göstermiştir. Bu biyoçeşitlilikteki azalma, mikrobiyotamızda “eski arkadaşlar” olarak adlandırdığımız birçok mikroorganizmanın kaybına yol açar.

Bologna Üniversitesi’nde araştırmacı ve aynı zamanda çalışmanın baş yazarı olan Simone Rampelli “modern” batı kentlerindeki insan populasyonunda, bağırsak mikrobiyotasındaki azalmanın ciddi bir uyarı alarmı olduğunu söyler. Özellikle endişe duymamız gereken konuyu şu şekilde kesin ve apaçık bir hale getirir “.”Bu tükenme süreci, fizyolojimiz için çok önemli olan mikrobiyota bileşenlerinin kaybını içeriyorsa..” Açıkçası endişe duymakta bir hayli haklıyız çünkü güncel araştırmalar ileride bizleri bekleyen birçok kötü durumun endişe verici işaretlerini gözler önüne serdi bile.

Örneğin, batıda araştırmalarını yürüten bilim insanları, iltihaplı bağırsak hastalığı, metabolik sendrom, tip 2 diyabet ve kolorektal kanser gibi kronik iltihaplı hastalık vakalarında çarpıcı bir şekilde artış olduğunu gözler önüne serdi.

“Antik” Mikrobiyota Bize Nasıl Yardımcı Olur?

Peki bağırsak mikrobiyotasının hangi bileşenleri sağlığımız için daha önemlidir? Bilim insanları konu hakkında birçok çalışma yürütmekle birlikte bu, atalarımızdan bizlere miras olarak kalan bağırsak mikrobiyotamızın özelliklerini, özellikle de bu mikrobiyotamızın evrimsel süreç boyunca tutarlı kalmış çekirdeğini tanımlama noktasında önemli bir adımdır. Teknoloji ile birlikte gelişmekte olan bu süreç şimdi ise araştırmacılara, arkeolojik kalıntılardan antik mikroorganizmaların DNA sekanslama yoluyla incelenmesi olanağı sağlayan yeni bir araştırma alanı, palemikrobiyoloji çalışmalarının yürütülmesine izin veriyor.

Bir grup araştırmacı, kuzenlerimiz Neandertallerin yaşadığı El Salt/İspanya bölgesinden topladığı antik DNA örneklerini inceledi, böylece günümüze kadar ulaşmış yaklaşık 50,000 yıl öncesine ait en eski dışkı tortu materyalinden antik DNA analizi yapıldı. Araştırmalar önemli sonuçlar verdi çünkü bilim insanları kuzenlerimizin bağırsaklarında bulunan mikroorganizmaların bileşenlerini bir araya getirmeyi başardı.

Modern insan bağırsak mikrobiyotasının Neandertal bağırsak mikrobiyotası bileşenleri ile karşılaştırılması birçok benzerliği ortaya çıkardı. Çalışmanın baş yazarı, Bologna Üniversitesi’nde araştırmacı Silvia Turroni, antik DNA analizi yoluyla modern insanla paylaşılan mikroorganizmaların çekirdeklerini izole edebildiklerini açıkladı. Baş yazar bu bulgunun, yaklaşık 700.000 yıl öncesine dayanan Modern insan-Neandertal arasındaki ayrılmadan önce, bu eski mikroorganizmaların türümüzün (Homo sapiens) bağırsaklarında zaten var olduğunu belirtmemize yardımcı olduğunu da ifade etmiştir.

Mikrobiyotanın Korunması

İnsan bağırsak mikrobiyotasının bu atasal bileşenleri sağlığımız için hayati öneme sahip Blautia, Dorea, Roseburia, Ruminococcus ve Faecalibacterium’un da aralarında bulunduğu birçok bakteriden meydana gelir. Peki bu bakteriler ne gibi önemli fonksiyonları yerine getirir?

Bakteriler, diyet liflerinden kısa zincirli yağ asitleri üretir böylece metabolik ve bağışıklık dengemizi düzenler. Bu mikroorganizmalara ek olarak Bifidobacterium, erken çocukluk döneminde bağışıklık savunmalarını düzenlemede anahtar rol oynar. Son olarak, Araştırmacılar “eski dostlar” olarak tanımladıkları bu mikroorganizmaların bazılarını Neandertal bağırsak mikrobiyotasında saptadılar. Bu bulgu, araştırmacıların bu bileşenlerimizin atalarımızdan kalma doğasını ve modern yaşam bağlamımız nedeniyle bağırsak mikrobiyotamız çeşitliliğindeki azalmalar hakkındaki hipotezlerini destekler nitelikte.

Candela, bu bulguların bir hayli önem taşıdığını belirtir, çünkü mikrobiyotamızdaki çeşitliliğin zamanla azaldığı olası senaryoyu göz önünde bulundurursak eğer, sağlığımız için temel olan mikrobiyota çeşitliliğinin korunması için bu mikroorganizmalar, diyet ve yaşam tarzına göre uyarlanmış stratejilere rehberlik edebilir. Bu amaçla, bağırsak mikrobiyotamız için sürdürülebilir yaşam şekillerinin teşvik edilmesi türümüz için hayati önem taşır.

Kaynak: https://phys.org/news/2021-02-neanderthal-gut-microbiota-bacteria-health.html

Görsel Kaynak: https://vaaju.com/austriaeng/stressed-intestinal-flora-often-a-cancer-trigger/

Editör: Hazal Kalsın DEMİR

Ne düşünüyorsunuz?

6 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir