in , ,

EntellektüelEntellektüel

CSI Etkisi

CSI Dizilerinin Gerçek Olaylar ile İlişkisi

Giriş

Son senelerde oldukça popüler olan CSI dizileri serisi ve benzerleri dizilerdeki olayların çözülmesi ile ilgili sahneleri çoğumuz ilgiyle seyrettik. Peki, bu sahneler ne kadar gerçekçi? Bu sahnelere güvenip cinayet işlenir mi ya da çözülür mü?

Öncelikle olay yerine giden ekibin kıyafetlerine değinelim. Artık gerçek olayların da televizyonda blurlu bile olsa olay yeri inceleme ekibinin kıyafetlerini görebiliyoruz. Öncelikli olarak tek kullanımlık olay yeri kıyafetleri giyilir ve hanımların üzüntüsüne sebep olmak istemem ama topuklu ayakkabı makyaj vs. bunlar gerçekçi değildir. Tek kullanımlık eldivenler, galoşlar ve maskeler kontaminasyon yani bulguların kirlenmesini önlemek için şarttır. Bir bulgu delil olabilir ve bu yüzden dikkatli davranmak gerekir. Bir delilin kirlenmesi veya zedelenmesi durumunda delil zinciri bozulur ve hata vakanın çözümü mümkün olmayabilir.

İkinci olarak adli bilimler bir ekip işidir. Olay yeri inceleme ekibi özellikle biyolojik bulguları kâğıt poşetlere itina ile koyar. Plastik poşetler içinde nem biriktirdiğinden dolayı DNA’yı değerde eder. Tahta kutularda saklanan DNA neredeyse bir yüzyıl sağlam kalır. Delil zincirimiz başlamıştır ve bu bulgular laboratuvarda çalışanlar tarafından incelenmeye başlanır. Her laboratuvara giden deliller ait olduğu laboratuvara verilir ve adli genetikçi, adli toksikolog veya adli biyokimyacılar ve diğer meslek gruplarına dağıtılır. Tabi olay yeri inceleme  ekibi olay yerini fotoğraf ve videoya çeker ve krokisi çizilir. Deliller numaralandırılır ve fotoğrafı bulgu numarasında bulunan metrelerce ölçülecek şekilde çekilir. Bu bize gerçekte delilin büyüklüğünü göstermektedir. Olay yeri inceleme ekibinin araştırmasına daha sonraki bölümlerde değinmek istemekteyim. Şu anda önemli olan bulguyu bulanın adı, soyadı, bulduğu yeri krokide işaretlemesi, tarihi ve saati belirlemesidir. Bu, laboratuvarda teslim alan kişi ve devamında teslim edilecek kişilerce imzalanır.

Ayrıca her olay yerine ekip gitmez; savcının yönlendirmesi ile gidilir ve araştırma yapılır. Bir adli tabip de yanlarında bulunur. Ölüm saati ve yaraları kontrol eder. Laboratuvarda da aşırı dikkatli olunmalıdır, çünkü eldeki bulgular veya kânunen delil niteliği kazanan miktarlar genelde azdır ve bir bozulma olduğunda elimiz tamamen boşta kalabilir.

Bir dikkat çekici unsur ise olay yeri ekibinin dizilerde swap dahil her şeyi yapmasıdır. DNA swapları ve benzerleri sağlık personelince alınır ve sadece yanağa sürtülmez. Yanak içleri, dil ve dişlerin arka kısmı dahil swap alınır.

CSI ekibinde olduğu gibi olay yeri inceleme ekipleri, her ne kadar görüşüme göre bir adli biyolog veya genetik uzmanı bulunması yönünde olsa da, her şeyin çözümüne dahil olsalar bile bu gerçeği yukarıda belirttiğim üzere yansıtmaz.

Bir vaka bir günde de çözülmez. Ön otopsi raporu çıktıktan sonra ATK tarafından defin izni verilirse aileye cenaze teslim edilir, fakat tam otopsi raporunun çıkışı DNA, toksikoloji vs. raporlarının gelmesi 6 ayı bulabilir. Hukuken savcı gerekli görürse bir iddianame hazırlar, delil toplar ve yorumlar. İddianame mahkemeye iletilir ve geri çevrilmezse kolluk kuvvetlerince  sürdürülen soruşturma aşaması biter, şüpheli kovuşturma aşamasında sanık sıfatını alır. Gerektiğinde istinat mahkemesine başvurulur ve onay gelirse başta şüpheli olan şahıs hükümlü sıfatını alır.  Değinmek istediğim bir konu da ABD ve Birleşik Krallık’ta Anglo-Sakson kânunu geçerlidir. Bizde ise ceza hukuku İtalyan hukukunu uygulamaktadır.

Bir olay bir günde çözülmez. Yukarda belirttiğim üzere aylarca devam eden bir süreçtir. Ayrıca dizilerde çoğu zaman yeni yöntemlerle şüpheli tutuklanır. Bunun böyle olmadığını değerli hocam Prof. Dr. Sevil Atasoy’dan bir örnek vermek isterim. Dersimizden hatırladığım kadarıyla  kalp doktoru bir koca eşini kaybeder ve doğal yolla ölüm olarak cenaze defnedilir. Sonraları bu doktorun bir sevgilisi olduğu ortaya çıkar ve feth-i kabir dediğimiz yöntemle cenaze mezardan çıkartılır ve gerçekten de iğne izi bulunur. Bunun üzerine ani kalp durmasını sağlayan süksinil kolin adında bir madde araştırılır ve bulunur fakat ilk defa bulunma yöntemi olduğundan ve daha önce denenmemiş olduğundan doktorumuz serbest kalır. Bir vakanın çözümünde kullanılan yolun bilimsel olarak bir çok kez denemiş olması gerekir.

Sevgili hocam Prof. Dr. Sevil Atasoy’un bilgileriyle taçlandırdığı “Kanıt” dizisini bunlardan hariç tutmaktayım.

Sonuç

Bu dizilerden cesaret alıp cinayet veya başka bir suç işlemeniz tavsiye edilemez ve maalesef ekiplerimiz bir vakada olsun çok yoğun çalışmaktadır ve yine maalesef bu tür dizilerle büyüyenlerin adli bilimlere katılmadan önce kendilerini gerçek belgeselleri izleyerek geliştirmeleri ve böyle bir mesleğe adım atıp atmamakta iyice düşünmelerini tavsiye ederim.

Yine değerli hocamın lafı ile konuyu bitirmek isterim: ”Kusursuz cinayet yoktur.”

Görsel Kaynak: https://www.murdermysterycompany.co.uk/csi-evening

Editör: Selin Su GÜNDÜZ 

Ne düşünüyorsunuz?

4 Points
+ Oy - Oy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir